Fetüse Kan Transfüzyonu Neden Yapılır?
Farklı nedenlere bağlı olarak (kan grubu uyuşmazlıkları, enfeksiyon gibi) bazı hastalıklarda fetüslerde ciddi anemi (kansızlık) meydana gelebilmektedir. Bunların tanısı Doppler US ile beyindeki orta serebral arterde kan akım hızı ölçülerek veya şüpheli durumlarda kordosentez ile konulabilmektedir. Bu durumlarda tedavi yoluna gidilmezse önce fetüslerde şiddetli anemiye bağlı olarak kalp yetmezliği ve vücut boşluklarında sıvı toplanması (hidrops fetalis) gelişir, daha sonra da fetüsün kaybı görülür. Bunu önlemek amacıyla bebeğe kan vermek gerekir.
Fetüse Kan Transfüzyonu Nasıl Yapılır?
Ultrason eşliğinde steril (mikropsuz) şartlarda iğne giriş yerinin temizliği yapıldıktan sonra, iğne ile gebenin karın duvarından ve rahminden (uterus) geçilerek göbek kordonuna girilir ve 1-2 ml kadar bebek kanından örnek alınarak hemen kan (hemoglobin) seviyesi ölçülür. Çıkan sonuca göre fetüsün ihtiyaç duyduğu miktar kadar kan verilir. Fetüs bu sırada US ile gözlenir. Nadiren ikinci bir girişe gerek duyulur. Gebelik haftası ve etkilenme derecesine bağlı olarak bu işlemi 2-3 hafta ara ile tekrarlamak gerekebilir.
Fetüse Kan Transfüzyonu Sonrası Neler Olabilir?
Bu işleme bağlı olarak erken doğum ve gebelik kaybı riskleri vardır, ancak kan verilmemesi durumunda fetüsün kaybedilebileceği unutulmamalıdır. İşleme bağlı fetüs kaybı kordon kan akımının durması, bebek kalp akım hızının yavaşlaması (bradikardi) ve kordondan kanamaya bağlı görülebilir. Bradikardi geliştiğinde fetüsün acil olarak sezaryene alınması gerekebilir. Diğer olası komplikasyonlar arasında su gelişi ve enfeksiyon da vardır.
Kan transfüzyonu ile tedavi edilen fetüslerde ortalama başarılı şekilde gebeliği tamamlama oranı %90’dır. Ancak hidrops gelişmiş olanlarda bu oran daha düşük olup, şiddetli gelişme geriliği, serebral palsi (beyin felci) ve da sağırlık bildirilmiştir.